Moved Permanently

Bugün 29 Ekim 2015. Cumhuriyetinmizin 92 nci yılını kutluyoruz. Daha doğrusu kutlamaya çalışıyoruz.

Kutlamaya çalışıyoruz diyorum zira geride kalan bilhassa son 10-12 yıl içinde yaşadıklarımızı gözönüne getirdiğimizde "Tam Bağımsızlık" sloganına inanmış yurttaşlar olarak mevcut düzene karşı her ne kadar direnç göstersekte yinede içimizin buruk olduğunu görüyoruz. Topraklarmızda yaşanan ve yaşatılanlarla rejim tehlikesi içinde olan bir Türkiye Cumhuriyeti ile bu Cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal'in "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" sözlerinin aksine bölgemizde "Barış"umutlarının gitgide azaldığı günleri yaşıyoruz. 

92 yıl öncesinin tüm imkansızlıkları ile büyük bir Ulusal Mücadele sonunda kurulmuş olan bu faziletli rejimin üzerine ülkeyi daha ileriye götürecek taşlar örülmesi gerekirken tam tersine mevcut taşlarda yerinden oynatılmıştır. Cumhuriyet topraklarının üniter yapısı, ülke yurttaşlarının özgürlük ve bağımsızlıkları, bilhassa son zamanlarda iktidar tarafından basın kurumlarına ve çalışanlarına karşı yapılan baskı ve faşist uygulamalar her geçen gün tehlikeli bir hal almaktadır.

"Adalet ve Hukuk" sistemi sivil bir darbe almıştır. Bazı hukuk dışı karar ve uygulamalarda imzası ve rızası olan yine bazı hakim ve savcılar ile yanlışta olsa bunların kararlarını uygulamak zorunda olan emniyet görevlileri Devletin ve hükümetin başında olanların hukuktan yoksun taleplerinin tarafı haline gelmişlerdir. 

Ülkedeki gerek adalet gerekse emniyet uygulamaları etnik ve mezhepsel kimlikler üzerinde eşit uygulanması gerekirken, farklı kişi ve kurumlara karşı farklı uygulanmalatı görmekteyiz. 

Bugün geldiğimiz noktada geçmişte canla, kanla alınmış ve savunulmuş, Türkiye Cumhuriyeti toprakları olarak belirlenmiş Misak-ı Milli ile çizilmiş sınırlarımız emperyalistlerin ve onların maşaları terör örgütleri ile ajanlarının cirit attığı bir hale dönüşmüştür.    

Bunun yanında yine ülkeyi idare edenler tarafından çıkarılan yasalarla topraklarımız yabancılara ve yabancı sermayeye peşkeş çekilmiş ve satılmıştır. Yine Devletin idaresinde olan en önemli kurumlar ve ülke için üretmesi gereken fabrikalar satılmış, emperyalist ülkelerin kapitalist taşeronu sermaye lobilerinin ellerine geçmiştir. Bu sayede ülke üretim toplumundan tüketim toplumuna, dışarıya satan yerine alan, dış sermayeye muhtaç duruma getirilmiştir.                                                                                                                                                                                          

Gelecekte ise Türk Yurttaşlarının kendi ülkesinde misafir yada mülteci haliyle karşı karşıya kalabilme olasılığı ise işin bir başka tehlikeli yönüdür. 

Kısaca 92 yıl önce kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin son 13 yıl öncesine kadarki tüm kazanımları malesef son yıllarda harcamış ve bitirilmiştir. Ülke o günlerdeki "Tam Bağımsızlık" ideallerinden saptırılmış, bugün dışa ve emperyalizme bağımlı bir ülke haline getirilmiştir.                                                                    

Mustafa Kemal "Gençliğe Hitabe" sinde zaten bugünleri görmüş ve gençliği uyarmıştı. Bunu bir kez daha hatırlarsak;                                                                                                                                                                                                                                                                  

Devletin bütün kaleleri, fabrikaları, tersaneleri işgal edilmiş olabilir sözlerinden sonra işin daha vahimini şöyle belirtmişti...

"Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler".

İşte yukarda özetlediğim şartlarda bilhassa herşeyden önemlisi "Özgürlük, Demokrasi ve Barış"ın olmadığı, insan hakları ihlallerinin yoğun şekilde yaşandığı bir ülkede Cumhuriyetimizin 92 nci yılını kutlamaya çalışıyoruz.

Herşeye rağmen ben tüm yurttaşlarımızın Cumhuriyet Bayramını'nı kutluyorum. Ve bu önemli günde kurucumuz Mustafa Kemal'in şu sözlerini hatırlatmak istiyorum. "Özgürlük ve Bağımsızlık benim karakterimdir" 

İşte bunu özümsediğimizde bu olumsuz şartlara karşı yinede umutlarımızı tüketmeden daha güçlü bir Ulusal direniş gösterip, daha azimli bir şekilde mücadele verebileceğimize inanıyorum.