Yine bir toplu katliama şahit olduk. Bu sefer adres Urfa'nın Suruç kazası.
Üstelik öyle bir katliamki geliyorum diye bağırıyor ve devlet istihbarat güçleri ise uyuyor. Ancak uyuyormu yoksa bilhassamı uyutuluyor o da ayrı bir tartışma konusu.
Tabiki her zamanki gibi bunlada kalmıyorlar yaralılara yardım etmeye çalışan yurttaşlarımıza emniyet güçleri saldırıyor. Görüntü aynen HDP mitinginde patlayan bombanın ardından orda bulunan kitleyi sakinleştirmeye çalışanlara karşı emniyet güçlerinin provoke edici sert müdahaleleri gibi.
Devleti yönetenlere gösterilen ihtimam, koruma tedbirleri ile istihbarat çalışmaları her nedense kendilerine muhalif olan kitlelere karşı yapılmıyor.
Terörün dili, dini, mezhebi, etnisitesi olur mu? Senin teröristin kötüdür benimki iyidir diye birşey var mı? Caniler içinde ayrımcılık yapılır mı? PKK yapınca kötü İslami terör örgütleri yapınca iyidir yada tam tersi PKK yapınca iyidir diğer terör örgütleri yapınca kötüdür denebilir mi? Hangi taraftan gelirse gelsin bunu yapanlarda yaptıranlarda cani ve terörist değilmidir?.
Şimdi tekrar soruyorum?
Neden hep belli etnik yada mezhepsel kimliklerdeki yurttaşlarımız bu katliamların kurbanı oluyor? Sivas'lar, Maraş'lar, Gezi Parkları, Robovski'ler ve daha birçok olaylardaki katliam mağdurları hep bu kitlelerin masum halkı ve mensupları değil mi?
Terör, iç ve dış güvenlik konusunda tüm başarısızlıkların faturası hep aynı etnik yada mezhepsel kimlikten olan masum insanlara çıkarılıyor. Buna karşılık İşid, Müslüman Kardeşler vs. gibi terör örgütlerinin militanları elini kolunu sallayarak şehirlerimizde gezerken, yol geçen hanı gibi Suriye'ye girip çıkarken, ülke içinden yada dış ülkelerden gelerek bu örgütlere katılanlara göz yumulurken, devlet olarak bunlara giden TIR'lar dolusu lojistik destek ortaya çıkmışken bunun aksine bir düşüncede olmamız beklenebilir mi?
Şimdilik PYD ile arası bozulan hükümet geçmişte onların başkanlarınıda lüks otellerde ağırlamadı mı? Onlarada lojistik destek vermedi mi?
Sadece bir kişinin ve onun bir kısım yandaşlarının Suriye üzerindeki şahsi hesapları ülkeyi nerelere getirdi. Kendi ülkesinin yurttaşlarını korumaktan aciz bir hükümet çıkmış Suriye'ye girebilmek için bahaneler yaratmaya çalışıyor. Tabiki aynı zamanda bir başka amaç gündem değiştirip zaman kazanmak ve geçmişin hesabının verilmesini önlemek. Tabiki çıkarılmak istenen bir iç kargaşada işin cabası.
Ben tüm yurttaşlarımızın bu saldırılara karşı sakin olmalarını ve provokasyonlara gelmemelerini diliyorum. Ne demiştik? Eğer AKP ve Erdoğan kaybederse ülkeyi her türlü maceraya atarlar. Biz millet olarak elele verip bunların oyunlarını bozmalıyız.
Sn.Davutoğlu çıkmış "terör konusunda bütün partilerle uzlaşmaya hazırız, bu işi hep birlikte çözelim" diyor.
Günaydın Sn.Davutoğlu.
Neden bu teklifi tek başınıza yıllardır bu ülkeyi acımasızca diktatör gibi yönetirken, terör örgütleriyle masaya otururken, tüm kararları tek başınıza alırken getirmediniz? Suriye üzerine tasarruflarınızda bir kez olsun muhalefete sordunuz mu? CHP yurdunu vatanını korumuş Bağımsız Cumhuriyeti kurmuş bir partidir. Elbetteki topraklarımıza yapılacak her türlü dış tehdite karşı herkesle masaya oturur ancak acaba siz o masaya Suriye ve Esad kompleksini bir kenara bırakarak gelebilecekmisiniz? Önemli olan budur.
Şimdi bu halktan gereken desteği alamadınız, paçalarınız tutuştu, ateş bacayı sardı çıkmış suçlarınıza ortak arıyorsunuz. Acaba yine %50 üzerinde oy alsaydınız bunu düşünebilirmiydiniz?
Bu ülkenin bu hale gelmesinin tek sorumlusu sizsiniz.
CHP size tüm bu dış politikalar, terör ve kürt sorunlarının meclis içinde çözülmesi gerektiğini geçen dönem defalarca hatırlatmıştı. Buna kulak astınız mı? Asmadınız. Terör örgütleriyle masaya oturdunuz mu? Oturdunuz. Onlara söz, vaadlerde bulundunuz mu? Bulundunuz. Yine kendi zihniyetinize uygun İslami terör örgütlerine destek verdiniz mi? Verdiniz. Üstelik sadece yurt içinde değil, komşu ülkelerinde içişlerine karışarak ordaki hükümet muhalifi örgütlerlede işbirliğine gittinizmi? Gittiniz. Bugüne kadar MGK'nu ve MİT'i sizler yönetmediniz mi? Bunları yaparken muhalefetemi sordunuz mu? Sormadınız.
Yurtta Sulh, Cihanda Sulh felsefesine karşı çıkan, bunuda her attığınız adımda gösteren bir zihniyet olarak bundan sonra sizin bu süreci ülkenin lehine çevirmeniz mümkün değildir. Bu ülkeye toplumsal barış gelmesi için belli kitleden daha ne kadar masum insan kurban verilmesi gerekiyor?
Emniyet güçleri elinizde, istihbarat elinizde, asker elinizde, en önemlisi Adalet Mekanizması elinizde, Cumhurbaşkanı ile Meclis Başkanı yine sizin zihniyetinizden taraf, islami terör örgütleriyle dirsek temasınız ve desteğiniz ortaya çıkmış, bunu bizim dışımızdaki nerdeyse tüm ülkelerde söylüyor ve bu şartlarda hala gelin teröre karşı ortak hareket edelim çağrısı yapıyorsunuz.
Birde katledilenler için beyanatlar verip, timsah gözyaşları döküyorsunuz. Bu takiyyeci sözlerinize artık bu halk inanmıyor.
Suruç'ta katledilen masum yurttaşlarımıza tanrıdan rahmet yakınlarına başsağlığı, yaralılara ise acil şifalar diliyorum. Bu olay üzerine tüm ülkede Ulusal Yas ilan edilmesi gerektiğine inanıyorum.
|