The document has moved here.
|
||
![]() |
Cemaat Ayaklanması ve Bursa Nutku | |
Özhan Mete | ||
ozhanmetechp@gmail.com | ||
Tarih 15 Temmuz 2016 saat 21.00 civarı. Bir iş için H.Paşa limanındayım. Tatilde olan arkadaşlarım what’s up tan üst üste mesajlar atıyor. Ordunun Darbe yaptığı gibi haberler geldiğini söyleyip, İstanbul’daki durumu soruyorlar. 60 İhtilalini hayal mayal hatırlayan, 12 Eylül 1980 darbesini bizzat yaşamış ve bir partili olarak kısa sürelide olsa gözaltına alınmış tecribeli bir kişi olarak derhal gözümü karşımda duran Selimiye Kışlası’na çeviriyorum. Zira Selimiye 1 nci Ordu’nun karargahıdır. Ve her zaman 1 nci Ordu’nun destek vermediği bir darbe başarılı olamaz yada sadece girişim halinde kalır diye düşünüyorum. Bakıyorumki orda hiçbir hareketlilik yok. Yine tatmin olmayıp arabama atlayıp Selimiye’nin bildiğim nizamiye kapılarına gidiyorum. Ordada ne bir askeri araç, ne bir asker nede bir polis olmadığı gibi yaklaşma diye bir uyaranda yok. Arkadaşlarıma cevap veriyorum korkmayın darbe falan yok. Ve o gece saat 21.00 den 01.00’e kadar yine oralarda dolaşıyorum. Selimiye Mahallesine bakan kışla kapılarından birisinin karşısındaki cafe ye oturuyorum. Her zaman müşterisi fazla olmayan cafe oldukça kalabalık. Herkes telaş ve merak içinde tv seyrediyor. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor? Cafe’de meraklanmayın telaşa düşecek birşey yok baksanıza 1 nci Ordu’da hiçbir hareketlilik yok, böyle "Darbe" mi olur? diyorum. Tam o sırada TRT 1 spikeri beni yalanlarcasına "Darbe Bildirisi" ni okuyor. Ve bazıları bana dönüp gördünüzmü siz yok dediniz bildiri okudular sokağa çıkma yasağı geldi evimize dönmemiz gerekir diyorlar. Ben yine itiraz ediyorum. Böyle Darbe Bildirisi okunmaz, inanmayın, hani komutanlar nerdeler? diyorum. Bu bir oyun evinize dönmeyin diyorum. Bir kısmı dinlemeyip evlerine kaçıyor ama benimle birlikte birçoklarıda kalıyor. Kalanlar içinde Selimiye mahallesinde oturan emekli subaylar vs de var. Onlarda benim gibi düşünerek evlerine dönmüyorlar. Bazıları bellerindeki beylik silahlarını kontrol ediyorlar, bazılarıda telefonlarla muvazzaf arkadaşlarını arayıp bilgi toplamaya çalışıyorlar. Tanımadığım ancak eski bir emekli komutan olduğunu söyleyen kişi telefonunu kapatıyor ve bana dönüp evet bir hareketlenme varmış ama emir komuta zinciri olmayan bir girişim. Tatil zamanı olduğu için herkes evinde, eşinde dostundadır. Görevlerine dönerler ve bu ayaklanma bastırılır diyor. Nitekim sonuçtada öylede oluyor. Daha sonra ordan ayrılıyor ve Kadıköy çevresindeki gerek ordu gerekse emniyetin diğer önemli birimlerini geziyorum ve görüyorumki herşey kontrol altına alınmış. Halk karakolların önünde sivil araç ve kamyonlarla barikat kurmuşlar. Fenerbahçe Orduevinin önünde birkaç tank ve askeri zırhlı araç var ancak onlarda Orduevini korumak üzere orda konuşlanmış olabilirler. Zira ben yanlarına arabayla yaklaştığımda uyarı ve tehdit bile yapmıyorlar. Ve hiçbir polis ve asker engeline, tehditine takılmadan rahatça İstanbul sokaklarında dolaşabiliyorum. İşte bütün bunları görüp yaşayan birisi olarak MİT’in saat 16.00’da bu girişimin haberini almıştık açıklamasından sonra hala şunu çözemiyorum. Tankların kışladan çıkışı yada hareketliliğin başlamasına kadar geçen 5-6 saat süre içinde ne yapıldı? Bu soruların hala cevabı yok. Türk Ordusu, emir komuta zinciri olmayan, hiçbir kuvvet komutanı ve Gnl.Kur.Bşk. nın katılmadığı bir girişime nasıl tanklar kışlalarından çıkmadan, uçak ve helikopterler havalanmadan mani olamaz. Darbe girişimcileri nasıl halk ile karşı karşıya getirilir? Hal böyleyken, bu kadar uzun bir süre müdahale edilmeyen, uçak ve helikopterlerin bu kadar rahat havalandığı bir yerde; ilerde muhtemel bir düşman saldırısında, bu silah teknolojisi ile en azından havadan ortalığı yerle bir etmezler mi? Bu olayda bir istihbarat ve güvenlik zaafiyeti yokmudur?
Eminimki TBMM’de tüm partilerin katılımıyla oluşturulacak inceleme komisyonu bunları araştırmalı ve yine kamuoyuna bu konuda gerçekleri saklamadan, gizlemeden objektif bir açıklama yapmalıdırlar. Eğer bundan bir ders çıkarıp ilerisi için önlemler alınmazsa Ülkemiz, Halkımız ve Demokrasimiz çok daha vahim tehditlere maruz kalabilir. Son olarak solcusu, sağcısı ve muhafazakarıyla tüm Yurttaşlarımızın Mustafa Kemal’in “Bursa Nutku”nu iyi okumalarını tavsiye ederim. İşte o nutuk buna benzer bir cemaat ayaklanmasında gençlerimizin ve halkın nasıl davranması gerektiğini anlatıyor. Bugün yaşadıklarımız o zamanların bir başka versiyonudur. Bu seferde ordunun içine sızmış bir cemaatçi ayaklanması vardır. Halkımız bu ayaklanmanın karşısında durarak,“müstevli” lere şimdilik gerekli cevabı vermiştir. Ancak yaralar sarılıp, gerek istihbarat, gerekse emniyet açısından bu olaydan bir ders çıkarılıp, önlemler alınmazsa ilerde çok daha organizeli bir başka tehditte daha vahim durumlar yaşanabilir. Yurttaşlarımızın kendi aralarındaki siyasi, etnik, mezhepsel ve kültürel farklılıklarına rağmen ortak bir payda olarak Atatürk ve onun gösterdiği yolda birleşilmesi gerektiği bir kez daha belli olmuştur. Mustafa Kemal siyaset üstü görülmeli, Laik ve Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bekaası için onun karakteri olan "tam bağımsız ve antiemperyalist" yolda yürünmelidir. Böyle olaylar bir kez daha yaşanmamalı, demokrasi yara almamalıdır. Herkese geçmiş olsun diyorum. Ölenlere tanrıdan rahmet yaralılara acil şifalar dilerim.. |
||
Etiketler: Cemaat, Ayaklanması, ve, Bursa, Nutku, |
|