The document has moved here.
|
||
![]() |
CHP'de Birbirine Tahammülsüzlük Neden? | |
Özhan Mete | ||
ozhanmetechp@gmail.com | ||
Geçenlerde Sn.Baykal bir tv programında Türkiye'nin Dış Politikası, Ülkenin getirildiği durum ve chp ile ilgili sorunlara yönelik sorulara karşılık açıklamalarda bulundu.
Bu programın ardından sosyal medyada bir anda kıyamet koptu. ağıza alımayacak küfürler, hakaretler ve aşağılayıcı eleştiriler ile Sn.Baykal'ın partiden ihracına kadar varan rencide edici sözler.
Öncelikle her yerde söylediğim gibi burdada şunu belirteyim. Ben Baykal'cı falan değilim. Tam tersine Sn.Baykal yüzünden o zamanlar yaklaşık 32 yıllık partili geçmişimi yok sayarak sevgili can dostum ve arkadaşım eski İstanbul İl Başkanı rahmetli Mehmet Bölük'ün yazdığı El-Tayyip kitabı nedeniyle açılan onlarca mahkeme ve sonrasında Rusya'da cinayet gibi kaza sonucu vefatı ile devam eden süreçte kendisine sahip çıkılmamasına üzülerek siyasete ara vermiştim.
Bunun ayrıntılarına burada girmeyeceğim. Sadece bir şeyi vurgulamak için açıklama gereği duydum. Zira o zamanlar yaşananların bizzat yakın şahidiyim. Parti bilincimle sadece bu kadarıyla yetiniyorum. Ülke bu hale gelmişken geçmişi kurcalamanında şimdilik doğru olmadığına inanıyorum.
Bu partide siyasete Sn.Kılıçdaoğlu ile birlikte tekrar başladım. Zira yenichp sözlerinin yanlış olduğunu ve partide bölünmeler yaşanabileceğini, bu sözlerin partiyi ikileme götüreceğini biliyordum. Bazı arkadaşların zorlamasıyla, senin gibi adamların bu partide tekrar olması gerekir sözleriyle geçmişte olduğu gibi tekrar elimi taşın altına koydum. Tek amacım partide birlik ve beraberliği sağlamaktı. Zira yenichp sözlerinin CHP'yi nerelere götüreceğinin partisini ve ülkesini seven bir yurtsever olarak bilinci içindeydim.
Bu kısa açıklamadan sonra şimdi gelelim esas konumuza...
Arkadaşlar Sn.Baykal geçmişte bilerek yada bilmeyerek birçok hatalar yapmıştır. Bunların hepsini zaten çok tartıştık. Hataları olmasa bugün RTE ve AKP de olmazdı, CHP birinci parti çıkardı yada iktidar olurdu. Bu eleştirileri anlayabilirimde peki kapatılmış bir partiyi tekrar kuran, siyasi yasak nedeniyle bedeller ödemiş ve ne olursa olmuş yıllarca bu partide Mustafa Kemal'in makamında seçilerek Genel Başkanlık yapmış bir kişiye bir yorumdaki sadece bir söz nedeniyle bu kadar yüklenilir mi?
Sözlerinin içeriğine girerek olayı fazla uzatmak istemem bende defalarca dinledim. Evet bir sözüne bende itiraz ediyorum ancak bunu bir dil sürçmesi olarak nitelendiriyorum. Halep için "Sünni Şehri" yerine "Sünnilerin yoğun olarak yaşadığı bir şehirdir" diyebilir yada bir başka deyim kullanabilirdi.
Bir yanlış kullanılan söz için CHP'liliği tescilli birisi mezhepçilik yapıyor diye suçlanır mı? Sn. Baykal yıllardır bu partide mezhepçilik yapmadıda şimdimi çıkıp yapacak? Kendisi Genel Başkanken "CHP belli bir mezhebin partisidir" diye muhafazakar partiler yıllardır CHP'yi eleştirmediler mi? O zamanlar partinin başında Baykal yokmuydu?
Bu kadar acımasız olmayalım. Başkalarına kafatasçı diyoruz esas kafatasçılığı kendi içimizde yapıyoruz. Üstelik partide esas mezhepçiliği söylenen bir sözü gündeme getirip kendi partisindekileri suçlayanlar yapıyor. Yıllardır bu partide bir arada yaşadık hangimiz birbirimizin mezhebini sorduk yada sorguladık. Ama iktidar partisinin bu mezhepsel ayrımcılığına partilimizin bir sözünden dolayı gündemde tutarak çanak tutuyoruz farkında değiliz. Zaten yapmak istedikleride budur.
Oysaki bizler akp için fikir ve ifade özgürlüğünün önüne engeller koyuyorlar, aksine fikir yazan yada söyleyenleri savcılığa şikayet edip hapse atıyorlar diye itiraz edip, bunun demokratik mücadelesini vermiyor muyuz?. Parti dışı siyasete gelince "ifade özgürlüğü"nü savunuyoruzda parti içinde neden bunu savunmaktan korkuyoruz? Ülkemizde en çok eleştirdiğimiz "insan hakları ihlalleri" ni kendi içimizde yapıyoruz. Neden insanların savunma haklarını ellerinden alarak bir anda yargısız infaza girişiyoruz?
Bu partide başarılı yada başarısız tartışılır ancak yıllarca Genel Başkanlık yapmış birisine disipline verilmelidir, partiden atılmalıdır gibi aşağılayıcı sözler sarf ediyoruz. Buna mukabil tamamen parti ilkelerine yönelik CHP'nin kuruluş ideolojisi ve felsefesine aykırı açıklama ve beyanlar vermiş, kurucusu Mustafa Kemal'i aşağılamış, disiplin bakımından ağır suç kapsamına giren kişilere gelince olayların üstünü ört pas etmeye çalışıyoruz.
Bu çifte standart nedir?
Ülke kan gölüne dönmüşken, elele vermemiz ve tek vücut olmamız gerekirken şu yapılanlara bakın. Konuşulanları beğenir yada beğenmeyiz. İşimize gelir yada gelmez ama tepkisi bu kadar ağır suçlamalarla olmamalıdır. CHP'de her bir üyeye ihtiyaç vardır ve kimsenin dışlanma lüksü artık kalmamıştır.
CHP geleneğinde beğenelim yada beğenmeyelim Genel Başkanlık Makamında oturan kişilere saygı esastır. Zira aynı zamanda kurucusunun makamında oturuyor sayılır. Şimdiye kadar hiçbir Genel Başkan siyaset ve politikaları dışında bu kadar ağır eleştirilmemiş, hakaretlere maruz kalmamıştır. CHP aynı zamanda teamüller partisidir. Eğer Genel Başkanları siyaset dışında bu kadar düzeysizce, hakaret ve karalamalarla eleştirmeye kalkarsak yarın arkasından şu anda mevcut Genel Başkan içinde benzer şeylerin kapısını aralamış oluruzki bu son derece yanlıştır.
Elbetteki her Genel Başkan sorgulanabilir, eleştirilebilir ancak o makama kadar yükselmiş birilerinin asla kişilik hakları rencide edilmemeli, aşağılayıcı sözler söylenmemelidir.
Bütün bunları zaman içinde Sn.Kılıçdaroğlu'na söylenen birçok aşağılayıcı, karalayıcı ve suçlayıcı sözler içinde itirazda bulunmuş, bunun mücadelesini parti içinde vermiş bir kişi olarak söylüyorum.
Bugün akp de bile parti içi muhalefete bu kadar anti demokratik davranılmıyor, kimse günah keçisi ilan edilmiyor. Örneğin Sn.Bülen Arınç ve akp nin bazı ileri gelenlerinin hatta kurucularının partileri ve partilileri hakkındaki ağır söz ve eleştirilerine orda bir yaptırım uygulanmıyor, fikir özgürlüğü kapsamında kabul ediliyorda CHP gibi demokrasinin kalesi olması gereken sol bir partide niye bu tahammül olmuyor?
Şimdi ne oldu? elinize ne geçti? gündemi bir anda unutturup tartışmaları Sn.Baykal üzerine çevirdiniz. Aynen yönetilemeyen, yüze göze bulaştırılan Atatürk resmini indirme sürecindeki gibi. Devamlı akp'nin tuzaklarına düşüyoruz ve onların belirlediği gündemlerin esiri oluyoruz. Onlarla kayıkçı kavgasına giriyoruz. Sn.Davutoğlu Sn.Baykal'ın sözlerini doğru bulduğunu chp içinde tartışma yaratmak için kasten dile getirmiştir. Aslında Sn.Baykal'ın sözleri "ön yargısız" olarak tamamı incelense akp ye diplomatik dillerle çok ağır darbeler vurduğuda görülebilirdi.
Ancak insanlar malesef görmek ve duymak istedikleri gibi davranıyorlar. Benzer olay geçenlerde Halkın Arenası programında Sn.Ümit Kocasakal ve Sn.Levent Gök arasında geçti. Sn.Kocasakal'ın Yeni Anayasa ile ilgili hukuken doğru uyarılarını yanlış anlayan Sn.Gök kendisine "Ben partimin grup başkanvekiliyim tabiki partimi koruyacağım" dedi. Ancak partisini korumaya kalktığı kişinin CHP'nin bir üyesi olduğunu unuttu.
Neticede CHP Yöneticilerinde geçmişin verdiği başarısız sonuçlardan dolayı bir kendine güvensizlik ve ürkeklik görüyorum. Bu her haliyle her yerde belli oluyor. En ufak eleştiriye bile tahammülleri yok. Tabiki zamanında geçmişi masaya yatırmazsan, başarısızlığın analizini ve eleştirisini yapmadan bir kurultay süreci geçirirsen olacağı budur. Ve korkarımki bu telaş ve tedirginlik partide yol ayrımına gitmesin.
Zira "hayat tekerrürden ibarettir" demişler. Geçmişteki Baykal-Ecevit çekişmesi dış güçlerinde katkısıyla solda ayrılığa neden olmuş ve neticede CHP baraj altı kalmıştı. Umarım bu birbirine tahammülsüzlük işi o boyutlara götürmez. Hele Ülkenin birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacı olduğu ve CHP'den çok şeyler beklediği bir dönemde. |
||
Etiketler: CHP'de, Birbirine, Tahammülsüzlük, Neden?, |
|