Moved Permanently

Bilhassa AKP ile Feto'nun arasının açıldığı ve ortaklığın bozulduğu 2013 tarihten itibaren bazı liboşların talimatları doğrultusunda içinde bulundukları toplumları Devlete karşı kışkırtmak misyonunu üslenmişlerdir. Hatta bunlar bazı Alevi kökenli yurttaşlarımızın bile içinde bulundukları çağdaş görünümlü Dernekleri kulanarak, onlara yardımlarda bulunarak, çeşitli maniplelerle toplum sorunlarını destekliyormuş gibi bir algı yaratıp, onları eylemlere yönlendirip Devletle karşı karşıya getirmeye, iç çatışma çıkarmaya çalışmışlardır. 

İşte bu güruhun 15 Temmuz'a kadarki tek beklentileri emperyalist uşağı Feto'nun Darbe ile Devleti ele geçirmesiydi.  Geçmişinde Kutsal kitabı kendi amaçlarına göre çarpıtıp, Laik Devlet yapısı ile bu Devleti kuran M.K.Atatürk ve Kemalistler için salya-sümük her türlü hakareti yapan, onun Devrimlerine karşı çıkan, Atatürk'ün Askerlerini hapislere tıktıranın Feto ve Çetesi olduğu bilinmesine rağmen, denize düşen yılana sarılır misali bu haine kurtarıcı gözüyle bakılmıştır. 

Malesef bunlar 15 Temmuz'a kadar Feto’nun Askerlerinden medet umacak hale gelmiş, geçmiş Darbelerden nasibini almamış zavallı çaresizlerdir.

15 Temmuz Darbe girişimi başarılı olamayınca şimdi hepsi kafalarını kuma gömmüş, Fetö düşmanı ve iktidar yanlısı gibi rol yapmaktadırlar. 

Tüm bunlardan sorumlu iktidar partisidir diyerek işin içinden çıkabiliriz. Bu doğrudur ancak işin kolay tarafıdır. Elbetteki  14 yıldır Ülkeyi yöneten AKP’nin bunları görmezden gelmesinin, duyarsız davranmasının çok büyük sorumluluğu vardır. Ancak malesefki iktidara muhalif görülen birçoklarıda Darbe girişimine kadar Fetö Çetesi ile işbirliğine gitmişlerdir. Bu işlerde iktidarın sorumluluğu kadar, 2013’den itibaren iktidara karşı Feto’dan medet umanların kusurlarını da görmezden gelemeyiz.    

...

CHP’ye karşı yapılan Artvin-Şavşat hain saldırısına gelince;                                                                                

Burda amaç  son siyasi gelişmelerden sonra iç karışıklık, etnik ve mezhepsel  kavga çıkarmak, halkı sokaklara dökmektir.  Sn.Kılıçdaroğlu bu saldırı sonrasında soğukkanlı davranıp, Devleti suçlamayan açıklamalarıyla terör çetelerinin amaçlarına ulaşmasını önlemiştir.  

Darbe girişiminden sonuç  alamayan emperyalist maşası terör odakları şimdi başka bir B planını devreye sokmuşlardır.  Suriye politikaları ve terör karşısında hükümetle muhalefetin ortak çalışması işlerine gelmemektedir. Her iki tarafın arasını açabilmek için yoğun çaba içindedirler.                                

Şimdi CHP’nin kendi İlke ve ideolojilerine bağlı kaldığı sürece ne kadar önemli bir parti olduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıkmıştır.  CHP her zamanki gibi kendi kurduğu Devletine, antiemperyalist ideolojisine, kan ve canla kazanılmış ve Lozan’da belirlenmiş Misak-ı Milli sınırlarına sahip çıkmaktadır. Emperyalistler bu partiyi ele geçirip, kendilerine göre yönlendirmeden hain ve bölücü amaçlarına ulaşamayacaklarını dün olduğu gibi bugünde  pekala bilmektedirler. 

Şu anda Devleti Yönetenler, Suriye ve terör konusunda muhalefet  ile işbirliği içindedir. Bu etaptan sonra mevcut Hükümetin sayısal üstünlüğüne rağmen muhalefete sormadan bireysel tasarruflar içinde karar almaları çok zordur. Ulusal Mutabakat için bu çok önemli  bir fırsattır. Bunu engelleyecek tüm odakların karşısına milletçe çıkılmalıdır. 

Son olarak şunu söyliyeyimki  Fetö’nün  askerleri hapse atılmıştır. Geçmişte dağa taşa karavana atışları yapanların yerine  artık hedef atışları yapacak gerçek Türk Ordusu vardır. Bu güç karşısında morali bozulup, direnci kırılan terör çetelerinin şehirlerde buna benzer  provokatif nokta atışlarına her zaman hazırlıklı olmalıyız.              

Toplum olarak iktidarı ve muhalefetiyle şu kritik süreçleri birlik ve beraberlik içinde geçirmeliyiz. Bir müddette olsa siyasi hesapları bir kenara koymalı, bunları ileriye ötelemeliyiz. Böylece Emperyalist maşası FETÖ, İŞİD, PYD ve uzantısı PKK gibi bölücü çetelerin tuzaklarına düşmemiş oluruz.  Aksi halde geminin içinde hep birlikte batarız.