Moved Permanently

Daha önceki makalemde AKP’nin dereye düştüğünü ve tutunacak dal aradığını yazmıştım. Anlaşılan odurki artık tüm tuttukları dallar kırılınca geçmişten beri olduğu gibi olayları unutturmak yada hasır altı etmek için sık sık gündem değiştirmeye devam ediyorlar. Tabiki dış siyasetteki Kudüs gibi önemli gelişmelerde bunlara yardım ediyor ve zaman kazandırıyor.

Dünya’da hiçbir Ülke yokturki bu kadar sık gündemleri değişsin.

En son ABD’de görülen Zarraf davası AKP’ye ciddi bir darbe olmuştu. Zarraf’ın Mahkemeye verdiği ifadede Zafer Çağlayan’a 60 milyon dolar rüşvet verdiğini söylemesi tam bir şok etkisi yarattı. CHP’nin Zafer Çağlayan için diğer iki Bakanla birlikte Meclise verdiği gensoru önergesi AKP oylarıyla reddedilmişti. Bir bakıma yargı yolu kapatılmıştı.

Geçmişte Zarraf’ı ekonomide “vatan kurtaran aslan” pozisyonuna getiren ve devamlı savunup koruyan AKP’liler yıllardır iş tuttukları Feto’yu vatan haini yaptıkları gibi şimdide işlerine gelmeyince Zarraf’ı hain ilan ettiler. Başka deyişle bugüne kadar sahiplendikleri, iş tuttukları herkesi bumerang dönüp dolaşıp kendilerini vurunca tukaka yapıyorlar.

Üstelik yıllardır muhalefetin Feto ve Zarraf’ın ne olduklarını devamlı dile getirdikleri halde şimdi onlar aynı noktaya geldiler. Feto için Halktan özür dileyen Sn.CB’nın şimdi Zarraf içinde aynı yola başvurması hiç şaşırtıcı olmaz.

Tabiki bunlar dışında birde MAN Adası belgeleri ortaya çıkınca iyice köşeye sıkıştılar. Ve işi mahkemeye götürdüler. Bu nedenle bu belgeler hakkında yorum yapmayacağım ancak ateş olmayan yerden duman çıkmayacağıda aşikardır.

Tüm bunlar Ülke gündemini işgal ederken AKP paçayı kurtarabilmek için bu seferde CHP Belediyelerine saldırmaya başladı. İlk hedef olarakta Ataşehir Belediyesi’ne bulaştılar. Bildiğimiz kadarıyla Sn.İlgezdi geçmişte Sn.Kılıçdaroğlu talimatıyla kendisi hakkında suç duyurusunda bulunmuş ve birçok davada Mahkemeler lehine sonuçlanmıştı. Yıllardır yapılan müfettiş incelemeleri sonucu isnat edilen suçlar doğruysa Sn.İçişleri Bakanı bugüne kadar neden bekledi? Buda görev ihmali değil mi? Zamanlama ise her zamanki gibi harika..!                                                                                                           

Amaç ise AKP’liler hakkında gündeme gelen yolsuzluk iddialarını gündemden düşürüp, dikkatleri bir başka yerlere çekerek güneşi balçıkla sıvamaktır.                                                                                                                

AKP hakkında milyarların telaffuz edildiği yolsuzluk iddiaları ortadayken AYM’nin 108 bin lira için CHP’ye ceza uygulayarak suç duyurusunda bulunacağıda işin bir başka trajikomik tarafıdır.

Tabiki Halkımız tüm bu yaşananları görüyor.  Ben aklı başında olan hiçbir Yurttaşımızın Sn.CB ve AKP Hükümetine artık güvenleri kalmadığına inanıyorum.

Ancak her seferindede AKP’nin imdadına ABD etişiyor. Daha büyük gündemler yaratarak kamuoyunun dikkatlerini bambaşka yerlere çeviriyorlar.

ABD Başkanı İsrail’in Başkenti olarak Kudüs’ü işaret ediyor ve Netenyahu’da Başkentimiz Kudüs’tür diye bunu ilan ediyor. ABD Başkanı hangi cüret ve hakla bunu yapıyor? Bana göre burda amaç Ortadoğu’da politikaları tükenen, ipleri Rusya ve İran’a kaptıran ABD tekrar var olabilmek adına bahaneler yaratıp, yeni yollar açmaya çalışıyor. Ve tabiki en iyi müttefiki, Ortadoğu’daki gözü, kulağı ve karakolu olan İsrail’e şirin görünmek istiyor. Bu arada seçilmesinde önemli rolleri olan güçlü Yahudi lobisinide elinde tutabilmeyi planlıyor.

İşin ekonomik tarafı ise İsrail’e karşı ayağa kalkacak ve gerekirse askeri güçlerini artırabilecek Ortadoğu’daki İslam Birliği üyelerine baronlar üzerinden silah satabilmek. Ancak Türk Halkı her zaman olduğu gibi yine Filistin’in yanında olacaktır. Buna şüphe yoktur.

Yukarda özetlediğim oldukça yoğun ve her gün değişen gündemler ile AKP kendi yanlışlarını ört pas etmeye çalışıyor. Peki bu arada Anamuhalefet CHP ne yapıyor?

Ellerindeki kısıtlı muhalefet imkanları ve Meclis azınlığına rağmen canla başla bunlarla mücadele ediyor. Sn.Kılıçdaroğlu, Merkez yönetimleri ve CHP Milletvekilleri tüm bu önemli mücadelelere konsantre olmuşken, İstanbul’da sadece kendi şahsi ve siyasi gelecek beklentileri için puslu havadan yararlanmaya çalışan bir kısım muhalif yöneticilerin yangından mal kaçırırcasına hak, hukuk ve adalet ten yoksun tasarruflara girdiklerine şahit olduk.

Neyseki Sn.Kılıçdaroğlu ve Genel Merkez Yönetimleri devreye girerek bu antidemokratik girişimleri önledi ve haklılara haklarını teslim ettiler ve olay şimdilik kapandı. CHP örgütlerinin yurttaşlarımızla birlikte kilometrelerce yolu boşuna katetmedikleri bir kez daha anlaşılmış oldu.

Her zaman söylediğim gibi bu önemli gündemlerden CHP başarıyla çıkabilir. Bunun yolu kongreler sürecinde kendi içindeki farklı fikir ve seslere rağmen, asgari müşterekte buluşup, birlik ve beraberliğin sağlanmasına bağlıdır. Rakip partilerin gıptayla bakacağı, Yurttaşlarımızın dikkatlerinin üzerinde olacağı Büyük Kurultay’dan çıkacak sonuç bildirgesi ve birliktelik mesajları çok önemlidir. Tabiki bu arada tüzükteki muhlak kalan maddeler netliğe kavuşturulmalı ve önergelerle bazı konularda da tüzük değişikliğine gidilmelidir.

Bunlardan en önemliside önceden beri savunduğum gibi en azından ilerki kongrelerde İlçe ve İl Yönetimleri ile kurultay delegelerini üyelik vasıflarına haiz tüm üyelerin seçebilmesidir.  Böylece CHP’de herkese aidiyet ve sorumluluk duygusu verilmiş olacak, küskünlükler kalkacak, birlik ve beraberlik sağlanarak parti dahada büyüyecektir. Bu konuyla ilgili Sn.Genel Başkanımız ve Merkez Yönetimimize aylar öncesinden detaylı bir yazıda göndermiştim. Tabiki Seçim Kanununun incelenmesi,  gerekiyorsa TBMM’ye bir önerge teklifi verilmeside  gerekebilir.                                              

Şimdilik delege sistemiyle yapılacak olan kongrelerde her bir delegemize önemli görev ve özveriler düşmektedir. CHP’de olabilecek her türlü iç karışıklığın rakiplerin işine geleceği hatta onlarında bu süreci tetikleyeceği aşikardır. Bu konuda hiçbir partilinin gözünün yaşına bakılmamalı, sen-ben kavgası bitirilmeli, örgüt temayülünün her şeyin üzerinde olduğu unutulmamalıdır.

Bu bilinçle yapılacak kongreler partiyi ve partilileri daha fazla birbirlerine kenetleyecektir. Herkes aynı geminin içindedir. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için olmalı, asla rakiplerimize aleyhimize kullanacakları malzeme vermemeliyiz.