İsmini hatırlayamadığım bir aydınımız; ''BU COĞRAFYA ZAYIF MİLLETLERİ BARINDIRMAZ.BURADA YAŞAMANIN ZORLUKLARI VE BEDELLERİ VARDIR. ONUN İÇİN GÜÇLÜ OLAN MİLLETLER BURADA AYAKTA KALABİLİRLER''. demişti. Ne kadar doğru söylemiş.Ülkemizin siyaset tarihine baktığımız zaman bunu çok açık olarak görebiliyoruz.
Son Ak Parti iktidarının 16 yıllık serüvenine baktığımızda bunun çok açık örneklerini gördük.
Ak Parti 2002 de tek başına iktidara geldi.Geldi ama, ''acaba hukümet kurma görevi bunlara verilecek mi'' diye konuşulmaya başlandı. Düşüne biliyor musunuz bir parti 34 oy , 366 milletvekili ile tek başına iktidara geldi, muhalefet olarak ta sadece CHP meclise girebildi. Bu durumda hükümet kurma görevinin verilip verilmeyeceğini konuşuyorduk. Şu anda çok abes gibi ve 70 sene öncesi gibi duruyor ama daha 16 yıl önceydi.
Cumhur başkanı A.N.Sezer, hukümetin bazı bakanlarını kabül etmedi ve bakanlar değiştirildi. Daha sonrada hukümetin çıkarttığı bir çok yasayı veto etti, engelledi.Zaten Ordu NUN ÇOK BÜYÜK BİR VESAYET HAKİMİYETİ VARDI.Devletin bir çok kurumu, AYM, YÖK,BAROLAR,ODALAR hemen hepsi hükümete muhalifti. Medyada çok büyük ölçüde iktidarın aleyhine bir tutum içindeydi. Atatürkçülük, laiklik elden gidiyor. Şeriat gelecek, Türkiye İran olacak, lafları pişirilip pişirilip manşetlere tv lere ve köşelere taşınıyordu. Daha sonraları İran ı bıraktılar Türkiye Malezya olacak yaygarasını dillendirdiler.
Ordu içinde hükümete muhalif olan darbeci askerler, sürekli şikayet ediyor ve hukümete baskı kurmaya çalışıyorlardı. Bir çok darbe planı ortaya çıkartıldı.Sonunda 27 nisan e muhtirasını verdiler. Hukümetin kararlı ve dik duruşu ile aşıldı. İktidar çok önemli gördüğü başörtüsu sorununa ve imam hatip mezunlarının katsayı zülmü ve engeline bile çözüm bulamamıştı, hatta teşebbüs bile edemedi, adım atamadı.İşte bunların hepisi iş yapılmasına Türkiye nin kalkınmasına engel olan ve meşgül eden şeytani işlerdir. Bunlarla mücadele etmek şeytanı taşlamaktır. Yıllarca bu engellere takılmadan,bunlarla meşgül olmadan iktidarın hizmet ve iş yaptığını,düşünün neler olurdu.
2006 da DANIŞTAY CİNAYETİ ni yaptırıp, başörtüsüne yasaklama kararı veren 12. daire üyelerini silahla tarattılar ve daire başkanını öldürttüler. Sanki dindar kesim tarafından yapılmış bir intikam cinayeti gibi sunuldu.. Daha olayın olduğu dakikalarda Doğan medya, cnn ;''DANIŞTAYA BAŞÖRTÜSÜ CİNAYETİ'' başlığı ve alt yazısıyla haberi duyurdu. Hukümet suçlu ilan edilmeye çalışılarak hedef tahtası haline sokuldu. Cenazede bazı bindirilmiş kıtaları başbakan ve bakanların üzerine yürüttüler.Tamamen bir 2. KUBİLAY VAKASI imal etmeye çalıştılar ve o zamanda böyle lanse ediliyordu.Faizler 3 günde 300 arttı, sermaye çıkışları oldu,piyasalar allak bullak edildi.Hedef iktidarı yıkmaktı vede az kalmıştı.İktidar yıkılsa, kaos olacak ve ülke kaybedecek.
2007 de cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken, ''başörtülü eşi olan kişi çankaya ya çıkamaz, çıkartılmayacak'' diye yaygara çıkardılar, bunun için sözde cumhuriyet mitingleri düzenlediler. İktidarı korkutup yıldırmak istediler. Yök başkanı Kemal Gürüz, İstanbul üniv. rektörü Kemal Alemdaroğlu,yargıtay başkanı Vural, hepsi önsaflarda mitiglere katıldılar, hemde ORDU GÖREVE pankartlarının altında. Ardında 367 ucubesini çıkartarak mecliste cumhurbaşkanının seçilmesini engelleyerek kriz çıkardılar.erken seçime gitmek zorunda kaldık.Yapılan tam bir YARGI DARBESİYDİ.Askeri vesayet kısmen kırıldı, yargı vesayeti devreye girdi.
Ülkenin iktidar partisine bir sene süren kapatma davası açtılar, piyasalar faizler yine bozuldu..Ardından faizler 3 günde 5 yıl boyunca indirildiği seviyenin üzerine çıktı. Yargıtayın açtığı kapatma davası iktidarın üzerine Demoklesin kılıcı gibi dolaştı durdu ve iş yapmasını engelledi, enerjisini harcadı. Sonunda iktidar partisi 1 oy ile kıl payı kapanmaktan kurtuldu.Şeytanları görüyor musunuz?.
2013 de GEZİ PARKI KALKIŞMASINI VE İSYANINI başlattılar. Dolmabahçe deki başbakanlık çalışma ofisi ve Başbakan Erdoğan ın Ankara da ki evine eş zamanlı saldırıya geçtiler. Amaçları buraları işgal edip yakmak yıkmak ve iç savaşla iktidarı düşürmek. Belediye otobüsleri, iş makineleri, itfaiye araçları hatta ambulanslar bile ateşe verilip yakıldı.Yabancı tv kanalları günler öncesinden Taksim, Dolmabahçe ve Kızılayda kuruldu ve haber yapmaya başladı. Çok ciddi bir hazırlık olduğu besbelliydi.İsyancıları nasılda masum, güvenliği sağlamaya çalışan polisleri zalim ilan etmişlerdi. Ciddi bir algı yürütülüyordu.
O bitti, 2014 tte yıllardır devletin her kademesine yerleşmiş hain FETÖ örgütü ile 17-25 aralık yargı darbesini başlattılar. Sözde yolsuzluk iddiasıyla, bir çok bakan, iş adamı ve ülkenin en büyük inşaat işlerini yapan iş adamları gözaltına alındı.Yıllar süren hazırlıklarla çok kapsamlı bir çökertme hareketiydi.Burada da hedef Başbakan Erdoğan dı, iktidardı. Zor bela savuşturuldu..
Ardından bununla bağlantılı ve bunun devamı olarak yine işbirlikçi ve hain FETÖ ile 15 TEMMUZ İŞGAL GİRİŞİMİNİ yaşadık. Aslında tam bir NATO ve ABD operasyonuydu, FETÖ ise maşa olarak kullanıldı.. Çok yakın bir zamanda ve göz önünde olduğu için çok anlatmaya gerek yok..Şu kadarını belirtmek lazım; 3 tane ayrı özel tim 3 helikopterle Başbakan Erdoğan ı öldürmeye gitmişti.Yapabilse idiler, işgal gerçekleşmiş olacaktı..
15 yıla sığan bu büyük tezgah ve hainlikleri çok kısa ve özet geçerek anlattım.Bu darbe, baskı, vesayet, engelleme, isyan, kalkışma girişimleri, işte hep burada hesapları olan BÜYÜK ŞEYTAN KÜRESEL GÜÇLERİN işidir. İçeride de onlara yardımcı şeytanlar çok olunca bunları yaşamak kaçınılmaz oluyor.. Bu şeytanların olmadığını düşünün, bunları taşlamak yerine ülkenin kalkınmasına çalışıldığını ve sürekli bir istikrarın olmuş olduğunu düşünürsek neler kaybettiğimizi anlamak zor olmaz. Allah bu hainlere, işbirlikçilere, şeytanlara fırsat vermesin ve bunlara karşı bize birlik olmayı, uyanık olmayı nasip etsin.Bu zor coğrafyada hainlerle mücadele etmeyi nasip etsin.Bizleri büyük bedellerden muhafaza eylesin.Bu önemli coğrafyada ve vatan Emperyalist küresel sömürgeci güçler için ne kadar önemliyse, bizler için, Türkiye ve İslam alemi içinde en az o kadar önemlidir. Bunun bilincinde olarak mücadele etmeye devam edeceğiz.
|